- ANNE, BENİM ESKİ HÂLİM NASILDI?
Gül Tanrıverdi tarafından
Öykü: Gül Tanrıverdi Soğuk ve yağışlı geçen günlerden sonra hava durulmuştu. İnsanlar; güneşe hasret kalmış gibi sokaklara dökülmüştü. Rüzgâr, şiddetini yitirmiş yerini tatlı bir esintiye bırakmıştı. Kış güneşinin keyfini çıkarmak isteyenlerden birisi de Cemile idi. Öğlen saatlerinde dışarı çıkmış ikindi vaktine kadar yürümüştü. İçini huzurla dolduran hava ruhunun dinginleşmesini sağlamıştı. Yolunun üzerinde bulunan parka girip bir banka oturdu. Her tarafı…
- AZAZİL’İN KAPISINDA
Recep Seyhan tarafından
Öykü: Recep Seyhan (…) Muhayyilemin zamanın dehlizlerinde dolaşma gücünü görmek beni dehşete düşürüyordu: Bir sabah kalktığımda ya güneşi doğmamış bulursam? Ya geceler bir daha gelmezse? Ya akşam konuştuğum dili sabah kaybedersem? Ya denizler taşıp okyanuslar dünyayı istilâ ederse? Yıldızlarda neler yaşanıyordu? Büyükbabama oralarda bir yerlerde rastlayabilir miydim? Bir gün insanlar için ölümün yok olduğunu düşündüm: Ölüler kalkıp dünyayı işgal etmişler,…
- BANA BİR TUTAM YAŞAM VER
Sevda Deniz K. tarafından
Öykü: Sevda Deniz K. Deniz kenarında gördüm onu. Sağ dizini neredeyse çenesine değdirecek kadar bükmüş -dirseğinden aşağısı yoktu- sağ koluyla dizi arasına sıkıştırdığı ipin ucuna, sol eliyle simit bağlamaya çalışıyordu. Yanında onun yaşlarında sarı saçlı üstü başı perişan başka bir çocuk daha vardı. Kendi kendine –türküydü galiba- bir şeyler mırıldanıyordu. Hemen yanlarındaki banka oturdum. Onun acemi hareketlerle çabalamasını seyretmeye başladım.…
- BANA BİR TUTAM YAŞAM VER
Sevda Deniz K. tarafından
Öykü: Sevda Deniz K. Deniz kenarında gördüm onu. Sağ dizini neredeyse çenesine değdirecek kadar bükmüş -dirseğinden aşağısı yoktu- sağ koluyla dizi arasına sıkıştırdığı ipin ucuna, sol eliyle simit bağlamaya çalışıyordu. Yanında onun yaşlarında sarı saçlı üstü başı perişan başka bir çocuk daha vardı. Kendi kendine –türküydü galiba- bir şeyler mırıldanıyordu. Hemen yanlarındaki banka oturdum. Onun acemi hareketlerle çabalamasını seyretmeye başladım.…
- BAŞIM DÖNÜYOR
Gül Tanrıverdi tarafından
Öykü: Gül Tanrıverdi Yüzlerce baş ve binlerce göz, kilitlenmiş ellerinde ki telefona. Parmaklar tuşlara tutkuyla sarılmış. Dans eder gibi oynuyorlar. Otobüste, metro da vapurda her yerde. Kimse kafasını kaldırmıyor. Kimse kimseye bakmıyor. Etraflarında neler oluyor umursamıyor. Bense hayretle onlara bakıyorum. Dünyadan soyutlanmış bu insanlar ne yapıyorlar? Oyun mu, mesaj mı araştırma mı? Bilmiyorum ama bildiğim tek şey boynu eğilmiş bu…
- BİR GÜN DİYE BAŞLAYAN…
Sevda Deniz K. tarafından
Öykü: Sevda Deniz K. Kutsal Bir gün yaşlı bir adam, tarlasında çalışırken birden durdu. Üstüne bastığı toprağa baktı. Tohuma can veren toprağa… Sonra uçsuz bucaksız görünen dağlara… Üzüm salkımları takıldı gözüne; yeşil yapraklarına, incecik dallarının ucundaki şerbetli meyvesine sanki ilk defa görüyormuş gibi hayretle baktı. Başı dönmeye başlarken yer de ayağının altından kayıyor hissine kapıldı. Her şey görünmez bir hızla…
- BÖYLE OLDU İŞTE
Recep Seyhan tarafından
Öykü: Recep Seyhan Hiç hazır oyuncağım olmadı benim; oyuncaklarımı kendim yaptım:Kara lastiğimin birini -ya da ikisini birden, iş yoğunluğuna göre art arda- araba yapıp içinde kum taşıdım ‘şantiyeme’. Bu arada yabani tevek sapları da direksiyonum oldu tabiî. (Yaş tevek göceklerini kolan gibi örüp simit şekline getir, al sana direksiyon) Ağır yük altında inleyen şantiye arabalarımın şose yokuşlarından düzlüğe çıkınca vitesini…
- BÜYÜMEDEN İNANILAN ŞEY’LERE DAİR
Sevda Deniz K. tarafından
Öykü: Sevda Deniz K. “Şuna bak ya umurunda bile değil. Oğuz, oğlum hey sana diyorum! Cevap alamayınca iyice sinirlendi. “Salak ya.” Oğuz, okulun merdivenlerini hiç acele etmeden indi. Kendisinden üç yaş büyük olan abisine, “Salak değilim.” dedi kendinden emin. “Ben bir iyilik meleğiyim, kambur değilim. Annem sırtımdaki o çıkıntın kanat yeri olduğunu söyledi.” İçi rahattı, gülümsedi. Dökülen ön dişleri bile…
- DÜĞÜN GECESİ (Çakı adlı hikâyeden)
Recep Seyhan tarafından
Öykü: Recep Seyhan (…) Bir cumartesi gecesi bir akrabamızın düğününe katılmıştım. Babam, içkili düğünlere “haram” olduğu gerekçesiyle hiçbir surette katılmazdı; velev ki bu bir yakınımızın düğünü olsun. Düğün içkiliydi. Sırf ayıp olmasın diye kerhen de olsa bu tür düğünlerde bulunmamız gerekiyorsa evi temsilen beni görevlendirirdi babam. Düğün salonu, insanların birbirlerine ne giydiklerini gösterdikleri, giydiği giysiyi görmeyenlerin gözlerine sokmak için göz…
- EYLÜL KANIYOR
Gül Tanrıverdi tarafından
Öykü: Gül Tanrıverdi Yazın veda edip gittiği, rüzgârın, hüznün ve yağmurun başladığı günlerdi. Sonbaharın başlangıcı Eylül’e hoş geldin demiştik. Her yer de sessizlik hâkimdi. Tıpkı sevdiğinden ayrılan, acısını yüreğine gömen bir sevgili gibi yalnızlaşan ağaçlar ve dökülen yaprakların mevsimi gelmişti. Yeşil yaprakların turuncuya döndüğü, dökülüp kurumaya başladığı günlerin başındaydık. Her yer buram buram hüzün kokuyordu. Güneşin kızıl renginin laciverte boyandığı,…
- FİGÜRAN
Ayşe Kadıoğlu Yıldız tarafından
Ayşe Kadıoğlu Yıldız Biz ki tüm biletleri kale arkası aldıkYine de eksik geldi yetmedi sayımızaHayat tiyatrosunda her dem figüran kaldıkBaşrollük bir senaryo düşmedi payımıza Biz ki erken yol alıp yinede geçemedikKötüyü eleyip de iyiyi seçemedikŞöyle ağız tadıyla oturup içemedikŞeker yerine tuzu kattılar çayımıza Biz ki mecbur tutulduk dinledik her yalanıYıllardır yaşıyoruz fikrimizde talanıKemanlara yükledik nağmelerde kalanıAkordu bozuk bir ses verdiler…
- GEÇ OLMADAN
Sevda Deniz K. tarafından
Öykü: Sevda Deniz K. Zülal, tam karşısında duran Berk’in gözlerini kısarak kendisine bakmasına, bakışlarının içini oyar gibi acıtmasına ve öfkesine daha fazla katlanamadı. İleriye doğru sert bir adım attı, durdu. “Yaşamak diye de bir şey var.” dedi. Sesi karar vermiş olmanın emniyeti içinde oldukça gür ve netti. Yalnız bedeni muhatabından çekindiğini belli eden huzursuz kımıldanışlar içindeydi. Berk’in -o her defasında…
- GERİYE KALAN
Ayşe Kadıoğlu Yıldız tarafından
Ayşe Kadıoğlu Yıldız Ben suskunluk denen sahile demir atmışken, düşmanlık değil de büyük pişmanlıklar besledim. Benim suskunluğumdan haklı çıkacağını sansan da, ikimizde biliyorduk insanlığın bodrum katından asla çıkamayacağını. Değil güneşi ya da gökyüzünü görmek, gözlerinin payına sadece çamurlu ayakkabılar düşecek. Ve ah denen o güç seni öyle saracak ki bildiğin bütün duaları unutacaksın. Yeniden doğmak için, bütün yanlışları bütün yalanları…
- GÜVERCİN YÜREKLİM
Sevda Deniz K. tarafından
Öykü: Sevda Deniz K. Odamızdan balkona gidiş yirmi yedi adım… Dün gece bizi nöroloji servisinde penceresi bile olmayan –mahkûmlar içinmiş oda- iki yataklı bu odaya getiren hemşire gittikten beş dakika sonra koridorun sonundaki balkona çıkmış kızımla birbirimize tek kelime edemeden yarım saat oturmuştuk. Odada, sol tarafı felçli bir teyze ve en az onun kadar yaşlı görünen kadını, kişisel bakımlarını rahat…
- HAMAL HASAN
Gül Tanrıverdi tarafından
Öykü: Gül Tanrıverdi Her zaman mahşer yeri gibi olan çarşı bugün ıssızlık kokuyordu. Tahtakale’nin dar sokaklarından geçip elli metrelik bir yokuşu çıktığınızda, ahşaptan yapılma küçük bir kahve vardır. Köhne çatısının altında her gün kucak açtığı insanları konuk eder, dostça karşılar. İşte orası iş için bekleyenlerin durağıydı. Burada kalabalık halde bekleşen; sıcak bir bardak çayla içlerini ısıtan insanlar topluluğu, hamallık mesleğini…
- IHLAMUR AĞACI
Gül Tanrıverdi tarafından
Öykü: Gül Tanrıverdi Aksak ayağını sürükleyerek indi yokuştan. Yaşına rağmen cılız bedeni bir kuş kadar hafifti, yüreğinin ağırlığı olmasa daha hızlı yürüyebilirdi. Yokuşun başında durup soluklandı, kendisine ait arazinin sınırına geldiğini fark etti. Ne kadar süredir yürüyordu kestiremedi.Evine yaklaştıkça içini kaplayan geri dönme isteğine yenik düşmek istedi.Arkasına dönüp, köyün kuş bakışı manzarasına baktı. İçi eridi birden, üstüne bir gariplik çöktü.…
- İSKELEDE
Recep Seyhan tarafından
Öykü: Recep Seyhan Kimse yıllarca görmemiş, kimse farkına varmamış, orada, iskelenin girişinin hemen sağ köşesinde unutulmuştu sanki. Sadece bu da değil; unutanlar onu orada unuttuklarını da unutmuşlardı. Ayaklar akıyordu hemen önünden; birbirine iltifat eden, telefonla konuşan, konuşurken karşısından gelene son anda çarpmamak için ani bir gerdan kıvırışla savuşup giden, içinden öyküler akan, yüzlerine sirke dökülmüş hareketli ölüler geçiyordu… Çömelmiş olduğu…
- İSKELEDE
Recep Seyhan tarafından
Öykü: Recep Seyhan Kimse yıllarca görmemiş, kimse farkına varmamış, orada, iskelenin girişinin hemen sağ köşesinde unutulmuştu sanki. Sadece bu da değil; unutanlar onu orada unuttuklarını da unutmuşlardı. Ayaklar akıyordu hemen önünden; birbirine iltifat eden, telefonla konuşan, konuşurken karşısından gelene son anda çarpmamak için ani bir gerdan kıvırışla savuşup giden, içinden öyküler akan, yüzlerine sirke dökülmüş hareketli ölüler geçiyordu… Çömelmiş olduğu…
- İSTİLA
Recep Seyhan tarafından
Öykü: Recep Seyhan Adam, sırt çantalı başka bir adama yaklaşıp aradığı bir adresi sormak istedi. Sırt çantalı adamın kulağında kulaklık vardı, adam duymadı. Adam onu bu hâlde bulunca diğerine yönelecek oldu; ama onun da kulağında kulaklık vardı. Daha öteki de böyleydi. Kulakları kapalıydı insanların ve onlara işittirmek neredeyse mümkün değildi. Bir an, sorusunu yöneltebileceği kimse bulamayışının aksayan yürüyüşü ile bir…
- KAPIDAKİ BAVUL
Gül Tanrıverdi tarafından
Öykü: Gül Tanrıverdi Gecenin sabaha kavuştuğu saatlerdi. Uykusunun derinliğinden rüya gördüğünü, rüyasında bir sesin ona seslendiğini işitiyordu. “Hatçeee…” Adının böyle seslenmesinden hiç haz etmiyordu. Uykusunun içinde bile bu sesleniş canını sıkmıştı. Ses yine geldi. Uzaklardan gelen bir ağlama sesi duyuluyordu. Omuzunu silkeleyen elle irkildi. Gözlerini araladı. Babaannesini karşısında görünce rüya görmediğini anladı.“Kalk çabuk, kardeşin yine zırlamaya başladı. Sustur yoksa herkes…
- KARA VAGON
Gül Tanrıverdi tarafından
Öykü: Gül Tanrıverdi İkindi güneşinin bulutların arkasına saklanıp, gökyüzünün kızıllığı solmaya yüz tuttuğu saatlerde fabrikanın düdüğü çalmaya başlardı. Kuşlar kanatlarını çırparak havalanır, fabrikadan çıkan insanlar akın akın yollara dökülürlerdi. Kalabalığı gözlerimizle tarar babamı önce hangimiz göreceğiz diye iddiaya girerdik. Babam, bizi gördüğünde çökmüş omuzları dikleşir, yorgunluktan küçülmüş bedeni devleşirdi. Lojmanın bahçesinden girince, ilk yaptığı çiçeklerin topraklarına bakmak olurdu. Yapraklarını okşar,…
- KAYBOLAN HAYALLERİM
Ayşe Kadıoğlu Yıldız tarafından
Ayşe Kadıoğlu Yıldız Kadının kadın olarak görülmediği coğrafyalardan geldim. Silinmişti oralarda ihanetinin ayak izleri. Ve bir son bulmuşluğun hikâyesiydi Fırtınada kaybolan hayallerim. Oysa bahtım beyaza boyanacak diye her duanın yakasına bir âmin iliştirmiştim… Dik dur acıdan beslenme dedikçe, her molada acı ısmarlandı. Annemin gülüşü asılı kaldı yalnızlığımı yitirdiğim aynalarda. Gölgeme, gözlerinin rengi düştü gökyüzünden. Avucumda, kimsesiz avuntularla öylesine kucakladım ki…
- KIRK KIRIK GÜN
Gül Tanrıverdi tarafından
Öykü: Gül Tanrıverdi “Bir, iki, üç…” “Bir, iki, üç…” “Bir, iki… Hadi şimdi burnuna çek suyu üçleyeceksin.” “İyice çeksene oğlum, burnunun direkleri sızlasın!” diye bağırdı adam. Neye uğradığını anlayamayan çocuk babasının söylediklerini yapamaya çalışıyordu. Şaşkınlık içindeydi. Ne yaptığını bilmek istiyordu fakat öfkeyle suyun altına sokulmuştu. Yaralı bir hayvana yardım etmek neden bu kadar büyütülmüştü anlayamıyordu. Mezhep neydi ve neden bir…
- KIRMIZI MÜREKKEP
Gül Tanrıverdi tarafından
Öykü: Gül Tanrıverdi Bugün keyifsiz günümdeyim çalışmak istemiyorum. Masamda bir yığın iş var onlar bana, ben onlara bakıyorum. Elim kolum kırılmış gibi, eve gidip dinlenmek istiyorum. İzin almayı düşünüyorum fakat şimdiye kadar izin kullanmadım. Şefim aksi bir kadın, kolayına izin vermez. Bu yüzden cesaretim kırılıyor. Başım önümde çalışır gibi yapıyorum. Ama yok, çalışamıyorum içimde garip bir huzursuzluk var çıkıp gitmek…
- MERVE
Sevda Deniz K. tarafından
Öykü: Sevda Deniz K. İsmim Merve. Tekrar söylüyorum. Ben hasta değilim. Aylar önce yağmur yağarken terk ettiğim şehir; kasvetli bir hava, insanı üşüten yağmurlarla karşıladı beni. Oysa hiç böyle hayal etmemiştim dönüşümü… Annemin -tam da düşündüğüm gibi oldu- verdiği ilk tepki, “Hangi yüzle geldin buraya!” demek oldu. Aldırmadım. Neredeyse annemi iterek içeri girdim, Burası benim doğup büyüdüğüm -edepsiz damgasını yediğim talihsiz bir olayın…
- RUHUM SENİ TANIYOR
Gül Tanrıverdi tarafından
Öykü: Gül Tanrıverdi Seni hiç tanımıyorum hiçbir yerde görmedim. Nasıl bir insansın bilmiyorum. Nerede yaşarsın, nelerden keyif alırsın bilgim yok. Öfkeli misin? Asık suratlı mısın, yoksa güler yüzlü mü? Sana dair hiçbir şey bilmiyorum. Bildiğim tek şey sesini ve seni sevdiğim…Kara kutudan bir ses geliyor. Tarifi mümkün olmayan bir hisle yaşadığım bir serinlik. İçimi kaplayan ateşin üstüne dökülen su. Bir…
- SANRILAR ARASINDA
Gül Tanrıverdi tarafından
Öykü: Gül Tanrıverdi Zifiri karanlığın içinde bir çift göz gördü Asiye. Bütün benliğini kavrayan sarıp sarmalayan bu gözler, onu etkisi altına almıştı. Yatağının içine oturmuş gözlerini kırpmadan beliren parıltıya bakıyordu. Karanlık, ayrışmaya başlamış yerini bir çehreye, uzun saçlara sonra incecik bir bedene bırakmıştı. Artık gözlerin sahibiyle karşı karşıyaydı. Dudaklarında belli belirsiz bir gülümsemeyle kendisine bakan bu yüz, onu yıllardır tanıyormuş…
- SENİN GELİŞİNLE…
Sevda Deniz K. tarafından
Öykü: Sevda DENİZ K. Mutfağın ortasında elinde bıçakla niye durduğunu bilmiyordu. İçi boşalmıştı sanki. Birdakika öncesi yoktu. Hatırlamıyordu. Gözü masaya ilişti. Maydanozlar beyaz porselentabakta, çay ince belli bardakta, zeytin, peynir ve çeşitli kahvaltılıklar el sürülmemişolarak kahvaltı sofrasında öylece duruyordu. Dizleri titriyordu. Omuzlarında ve ellerindebaşlayan bir uyuşma bütün vücudunu sarmaya başlayınca en yakınındaki sandalyeye çökergibi oturdu. Bıçağı masanın üzerine bıraktı. Başı…
- SENİN GELİŞİNLE…
Sevda Deniz K. tarafından
Öykü: Sevda DENİZ K. Mutfağın ortasında elinde bıçakla niye durduğunu bilmiyordu. İçi boşalmıştı sanki. Bir dakika öncesi yoktu. Hatırlamıyordu. Gözü masaya ilişti. Maydanozlar beyaz porselen tabakta, çay ince belli bardakta, zeytin, peynir ve çeşitli kahvaltılıklar el sürülmemiş olarak kahvaltı sofrasında öylece duruyordu. Dizleri titriyordu. Omuzlarında ve ellerinde başlayan bir uyuşma bütün vücudunu sarmaya başlayınca en yakınındaki sandalyeye çöker gibi oturdu.…
- SESLERİ DELEN BİR SES
Recep Seyhan tarafından
Öykü: Recep Seyhan (…) Orta yerde derin bir sessizlik vardı. O sırada, bütün bir köye; evlerin saçaklarına, avlu girişlerine, kapı eşiklerine, köy içindeki tozlu yollara, hayvan eğreklerine, asırlık dut ağaçlarının dallarına, tavuk pinekliklerine, seren böğürlerine, samanlık diplerine katmanlı kavisler çizerek yayılan o sessizliğin tanımsız sesini herkes duydu. İşini aşını bırakıp aynı amaçla oraya toplanan kavruk yüzlü insanlar, o irkiltici sesin…
- SUSMAK; KÖRLÜK ve KIRMIZI
Sevda Deniz K. tarafından
Öykü: Sevda Deniz K. Ben de vardım. İlk sesi yakaza hâlinde, yatağında sağa sola dönerken duydu. Yastığından anlamsız sesler geliyordu. Pa pa pa pa pa pam pam pa paaaaaa paaaaaam pa pa… Aldırmadı. Uyku ile uyanıklık arasında duymuştu. Tekrar derin bir uykuya daldı. Uyandığında ne sesi ne de rüyalarını hatırladı. Her zaman yaptığı gibi penceresini açtı. Gökyüzüne bakarak içine derin…
- TAKİP
Sevda Deniz K. tarafından
Öykü: Sevda Deniz K. Profesör İnci Hanım, yan gözle Derin’e baktı. Yanaklarının kızardığını, yüzünün gittikçe artan acının etkisiyle tuhaf bir hâl aldığını gördü. Kendisinin bilmediği ne gibi bir sorunu olabilirdi ki. Arkadaşının içini çeke çeke ağlamaya başlamasına, gizlediği bir şey olabileceğini düşünerek kırgınlıkla, “Böyle sebepsiz yere neden duygusallaştığını söyleyecek misin?” diye sordu. Fakat Derin cevap vermek yerine yüzünü yola çevirdi.…
- TURUNCU BOŞLUK
Gül Tanrıverdi tarafından
Öykü: Gül Tanrıverdi Ay ışığı, perdeleri delip odasına sızarak duvardaki aynayı aydınlatmıştı. Uyku tutmayan genç kız, aynaya gözünü dikmiş ışığın yansımasını seyrediyordu. Gözlerine çarpan bu ışıltı, gerçekliğin, hayâlle arasına açılan bir pencereymiş gibi düşündü.Yatağından kalkıp perdeleri açtı. Karanlığın içinden süzülen ayın aksi aynayı daha parlak hale getirmişti. Karşısına geçip yüzüne baktı kız.Ardı ardına açılan kapılar vardı yüzünde. Hiçliğin ve yabancılaşmanın…
- UÇURUM
Gül Tanrıverdi tarafından
Öykü: Gül Tanrıverdi İçimdeki boşluğun adı yok. Dalgası olmayan durgun bir deniz gibiyim. Bu kıpırtısız hâl beni eritiyor. Ruhumun solgunluğu gözlerime yansımış; gri renkte iki tane taş gibi görünüyor yüzümde. Canım yanmıyor acı da çekmiyorum. Suyun içine dökülen birkaç damla zeytinyağının üste çıkması gibi ruhum çıkmışta yukarıdan beni seyrediyor.Hiçbir yere sığamıyorum. Tek istediğim kaçmak nereye olduğunu bilmeksizin kaçmak. Yollara vurdum…
- UYKU
Gül Tanrıverdi tarafından
Öykü: Gül Tanrıverdi Dipsiz bir kuyunun içinde debeleniyordu Bekir. Bütün vücudu pelte gibi yatağa yapışmıştı. Gözlerini açmak istedikçe daha çok kapanıyor göz kapakları eriyordu sanki. Başı tonlarca ağırlıkla yastığa gömülmüştü. Bedenini kontrol edemiyor sağdan sola dönemiyordu. Uyku; bir ahtapotun kolları gibi her tarafını sarmış kıpırdaman yatıyordu. Kendine gelecek gibi oluyor ama toparlanamayıp yine kapanıyordu gözleri. Bekir su gibi aktı gitti…
- YABANCI BİR EL
Gül Tanrıverdi tarafından
Öykü: Gül Tanrıverdi Koştum: öyle hızlı, öyle kendimden geçercesine koştum ki; tüm binaları yıktığımı, parkları, yolları yardığımı, önüme çıkan tezgâhları devirdiğimi zannettim. Bedenim; kan ter içinde kalmıştı, kalbim ise ayakuçlarımdan başıma kadar “güm güm” atmaktaydı. Varmak istediğim binanın önüne geldiğimde ani fren yapmış araba gibi yere çakıldım. Beynim, ağır koyu bir sıvı gibi boşalıp aktı, gözüm karardı. Telaşıma yenik düşen…
- YATAN HAZİNE
Gül Tanrıverdi tarafından
Öykü: Gül Tanrıverdi Esniyor, öyle güzel esniyor ki; gün boyu yalvarsan açmadığı ağzı, tomurcuklanmış bir çiçeğin birden patlayıp açılıvermesi gibiydi. Kaygısız ve huzur doluydu ağzını açarken. “Elleri çalışsaydı ağzını kapatmak isterdi” diye düşündü Usare babasını seyrederken. Beyninin komut verdiğini biliyordu, yoksa asla kenetli çenesi açılmazdı. Bir bebeğin masumluğu vardı esnemesinde, onu seyretmek Usare’ye keyif veriyor. Yanına gittiğinde göz göze geliyorlar.…
- YOLCULUK
Sevda Deniz K. tarafından
Öykü: Sevda Deniz K. Yağmuru cebime doldurdum. Ağırlık yapmasın diye de üstüne gözyaşımı eklemedim. Ardından bir sandığa kilitledim bütün cümleleri, sesleri… Bir de küçük renkli taşlara işlediğim fısıltılar vardı, peşimi bırakmayan. Kimin canını yaktığını düşünmeden nereye olursa savurdum o taşları. Geride bıraktıklarımı da yaşlı bir kadının anlatacağı hikâyelere emanet ettikten sonra hazırdım artık. Serçelerin ayak izlerini takip etmeye başladım. O…
- ZONGO’NUN DEĞİRMENİ’nden seçkiler
Recep Seyhan tarafından
Recep Seyhan – Zongo’nun Değirmeni’nden “Dalında olgunlaşıp kuruyan, kurda kuşa yem olmaya hazır bir meyve gibiyim şimdi. Yüksek yüksek yaylalardan kesildim, gecesi aydınlık şehire gitmekten kesildim, araziye gitmekten kesildim. Ahır bile bana kapısını kapadı. Dünya; ovasıyla, yaylasıyla, toprağıyla beni terk etmeye başladı. İyisi mi toprak beni bırakmadan onu dönüştüreyim.”(…) Zongo’nun bunları böyle içinde dokuyup durduğu bir mart ayının sonlarıydı.Bu gelişme…