Recep Seyhan

Amasya/Taşova-Yeşilyurt köyü doğumlu. Marmara Üniversitesi lisans (Türk Dili Edebiyatı) mezunu. MEB’e bağlı okullarda Türk Dili Edebiyatı öğretmenliği yaptı. Bir süre Almanya’da, Bavyera Eyaleti’nde Ana Dili Tamamlama Dersleri öğretmeni olarak; bir süre de günlük bir gazetede musahhih olarak çalıştı.

28 Ekim 2023 yılında hayata gözlerini yummuştur.

ESERLERİ:

  • Çiçekler Kesmişti Selâmı, (öykü),
  • Güneşin Doğduğu Yerde (öykü) 2013 ESKADER hikâye ödülü),
  • AZaZil’in Kapısında (öykü),
  • Metal Çubukların Dansı (öykü),
  • Zongo’nun Değirmeni (öykü,
  • Bir Sepet Hayal (öykü),
  • Ebucehil Karpuzu (roman),
  • Bana Hikâye Anlat-ma (Kuramsal yazılar, ontolojik-psikanalitik tahliller),
  • Osmanlı Kültürü Etütleri /Eve Giden Yolda,
  • Çöp Kovasındaki Resimler (Augsburg Notları-Gezi gözlem),
  • Edebî Metinler1, Bakanlık tavsiyeli, telif ders kitabı)…

Yazarın Yayına Hazırladığı Çalışmalar:

  1. Hatem Tayî Hikâyeleri (Osmanlı Türkçesinden taş ve matbu baskıdan karşılaştırmalı yazı çeviri), Bilge Kültür Sanat İst. 2016
  2. Kelile ve Dimne, Güzel Çocuklara Güzel Hikâyeler, Farsçaya çev. Mehdî Azer Yezdî; Farsçadan çev. N. Yıldırım; gözden geçirip yayıma hzl. Recep Seyhan, BKS, İst, 2017

  • AZAZİL’İN KAPISINDA

    Öykü: Recep Seyhan (…) Muhayyilemin zamanın dehlizlerinde dolaşma gücünü görmek beni dehşete düşürüyordu: Bir sabah kalktığımda ya güneşi doğmamış bulursam? Ya geceler bir daha gelmezse? Ya akşam konuştuğum dili sabah kaybedersem? Ya denizler taşıp okyanuslar dünyayı istilâ ederse? Yıldızlarda neler yaşanıyordu? Büyükbabama oralarda bir yerlerde rastlayabilir miydim? Bir gün insanlar için ölümün yok olduğunu düşündüm:…

    Yazının devamı…

  • BÖYLE OLDU İŞTE

    Öykü: Recep Seyhan Hiç hazır oyuncağım olmadı benim; oyuncaklarımı kendim yaptım:Kara lastiğimin birini -ya da ikisini birden, iş yoğunluğuna göre art arda- araba yapıp içinde kum taşıdım ‘şantiyeme’. Bu arada yabani tevek sapları da direksiyonum oldu tabiî. (Yaş tevek göceklerini kolan gibi örüp simit şekline getir, al sana direksiyon) Ağır yük altında inleyen şantiye arabalarımın…

    Yazının devamı…

  • DÜĞÜN GECESİ (Çakı adlı hikâyeden)

    Öykü: Recep Seyhan (…) Bir cumartesi gecesi bir akrabamızın düğününe katılmıştım. Babam, içkili düğünlere “haram” olduğu gerekçesiyle hiçbir surette katılmazdı; velev ki bu bir yakınımızın düğünü olsun. Düğün içkiliydi. Sırf ayıp olmasın diye kerhen de olsa bu tür düğünlerde bulunmamız gerekiyorsa evi temsilen beni görevlendirirdi babam. Düğün salonu, insanların birbirlerine ne giydiklerini gösterdikleri, giydiği giysiyi…

    Yazının devamı…

  • İSKELEDE

    Öykü: Recep Seyhan Kimse yıllarca görmemiş, kimse farkına varmamış, orada, iskelenin girişinin hemen sağ köşesinde unutulmuştu sanki. Sadece bu da değil; unutanlar onu orada unuttuklarını da unutmuşlardı. Ayaklar akıyordu hemen önünden; birbirine iltifat eden, telefonla konuşan, konuşurken karşısından gelene son anda çarpmamak için ani bir gerdan kıvırışla savuşup giden, içinden öyküler akan, yüzlerine sirke dökülmüş…

    Yazının devamı…

  • İSKELEDE

    Öykü: Recep Seyhan Kimse yıllarca görmemiş, kimse farkına varmamış, orada, iskelenin girişinin hemen sağ köşesinde unutulmuştu sanki. Sadece bu da değil; unutanlar onu orada unuttuklarını da unutmuşlardı. Ayaklar akıyordu hemen önünden; birbirine iltifat eden, telefonla konuşan, konuşurken karşısından gelene son anda çarpmamak için ani bir gerdan kıvırışla savuşup giden, içinden öyküler akan, yüzlerine sirke dökülmüş…

    Yazının devamı…

  • İSTİLA

    Öykü: Recep Seyhan Adam, sırt çantalı başka bir adama yaklaşıp aradığı bir adresi sormak istedi. Sırt çantalı adamın kulağında kulaklık vardı, adam duymadı. Adam onu bu hâlde bulunca diğerine yönelecek oldu; ama onun da kulağında kulaklık vardı. Daha öteki de böyleydi. Kulakları kapalıydı insanların ve onlara işittirmek neredeyse mümkün değildi. Bir an, sorusunu yöneltebileceği kimse…

    Yazının devamı…